Yeni Nesil Riskler Doğal Afetlerden Daha Ölümcül

Her yıl dünya çapında yaklaşık yarım milyon insanın hayatını aşırı sıcaklıklar nedeniyle kaybetmesi, bu tehlikenin sel, deprem ve kasırga gibi doğal afetlerin toplam ölüm oranını geride bıraktığını ortaya koyuyor. Swiss Re tarafından yayımlanan yıllık SONAR 2025 raporu da bu gerçeği destekleyerek, en önemli yükselen riskler arasında aşırı sıcaklıkları ilk sıraya yerleştiriyor.

Swiss Re’nin her yıl hazırladığı Sonar raporu, küresel ölçekte insanlığı etkileyen hem yapısal hem de yükselen riskleri incelemektedir. Bu yılki raporda beş ana yapısal risk belirlenmiş olup, bunlara ek olarak kısa ve orta vadede etkili olabilecek sekiz yükselen riskten bahsedilmektedir. Yapısal riskler şu şekilde sıralanmaktadır:

  • Azalan tüketici güveni – Yüksek etki

  • Mortalite (ölüm) riskleri – Yüksek etki

  • Dijital teknolojiler – Yüksek etki

  • Sosyal enflasyon – Orta etki

  • Yaşlanan nüfus – Orta etki

Yükselen riskler ise rapor tarafından kısa ve orta vadeli olarak ikiye ayrılmıştır. Kısa vadeli yükselen riskler şunlardır:

  • Aşırı sıcaklar – Yüksek etki

  • Deepfake ve dezenformasyon – Yüksek etki

  • Fungi (mantar) kaynaklı riskler – Orta etki

  • Sağlık hizmetlerindeki yeni teknolojiler – Orta etki

  • Drone teknolojisindeki gelişimler – Düşük etki

Orta vadeli riskler ise şu başlıklar altında toplanmıştır:

  • Plastikler – Orta etki

  • İşgücü ve nitelik açığı – Orta etki

  • Ultra işlenmiş gıdalar – Düşük etki


Yapısal Risklerin Detaylı Analizi

Raporda incelenen yapısal riskler, gelecekte ortaya çıkabilecek tehlikelerin etkilerini kavramak için kritik bir öneme sahiptir. Zira bu riskler, demografik değişimler ve iklimsel koşullar gibi ekonomik, sosyal ve çevresel dinamikleri şekillendiren temel trendlerden kaynaklanmaktadır. Bu riskleri etkili bir şekilde yönetebilmek, sigorta şirketlerinin müşterilerini koruması, makroekonomik istikrarı desteklemesi ve kendi operasyonlarını güvence altına alması açısından büyük önem taşır.

Yüksek etkiye sahip yapısal risklerden azalan tüketici güveni, sigorta poliçesi satın alma kararını doğrudan etkileyen bir faktördür. Güvenin sarsıldığı bir ortamda, sigortacılar birçok farklı boyutta zorluk yaşayabilir. Örneğin, satış süreçlerinin yavaşlaması, sigorta sahiplerinin belirli riskler için güvence almaktan kaçınması, mevcut sigorta şirketini değiştirmesi veya hasar ödemeleri konusunda şirkete güvenmemesi gibi durumlarla karşılaşılabilir. Ayrıca, bu durum itibar risklerini de beraberinde getirir. Rapora göre, ekonomik enflasyon, artan borçlanma maliyetleri, düzenleyici engeller ve doğal afetlerin sıklığındaki artış, bu riskin temel nedenleri olarak gösterilmektedir.

Yine yüksek etkiye sahip olan bir diğer risk grubu da mortalite riskleridir. COVID-19 pandemisi sonrasında dünya genelinde beklenen ölüm sayısının üzerinde gerçekleşen (fazladan ölüm) oranları artış göstermiştir. Bu oranın yüksek seyretmesi, hayat sigortası sektöründeki dengeleri bozabilir. Rapor, yüksek fazladan ölüm oranlarının hem mevcut hayat sigortası portföylerinin uzun vadeli performansını hem de yeni poliçelerin fiyatlandırmasını olumsuz etkileyeceğini belirtmektedir.

Üçüncü yüksek etkili yapısal risk olan dijital teknolojilerin gelişimi, risk ortamını kökten değiştirmektedir. Bu yapısal riskin özellikle sorumluluk sigortalarına olan talebi artırması beklenmektedir. Yapay zekanın yaygınlaşmasıyla birlikte dava sayılarında da artış yaşanabilir. Raporda, son dönemde fikri mülkiyet ihlali ve hakaret davalarında belirgin bir yükseliş olduğu ve bu davaların gelecekte sosyal enflasyona katkıda bulunan unsurlar olabileceği ifade edilmiştir.

Sorumluluk sigortalarını etkileyebilecek bir başka orta etkili risk olan sosyal enflasyon, raporda oldukça geniş bir terim olarak ele alınmıştır. Bu kavram, "ekonomik faktörlerle açıklanamayan, sigorta hasarlarının ciddiyetini artıran etkenleri kapsayan bir fenomen" olarak tanımlanmaktadır. Sosyal enflasyonun sigorta sektörünün genel risk transfer kapasitesini önemli ölçüde azaltabileceği vurgulanmaktadır.

Ayrıca, artan yaşam süresi ve düşük doğum oranları nedeniyle dünya nüfusu yaşlanmaktadır. Bu durum, hayat ve sağlık sigortası sektörü için, sağlık ve emeklilik güvencesi arayan yaşlı nüfusun artması anlamına geldiğinden büyük bir prim potansiyeli sunmaktadır. Ancak yaşlanan nüfus, aynı zamanda ölüm sigortası ve birikim sigortası primlerine olan talebin zayıflamasına da yol açmaktadır.


Yükselen Risklerin Detaylı Analizi

Sonar raporu, yükselen risklerin derinlemesine analizini yaparak, bu riskler arasındaki etkileşimleri, bağımlılıkları ve yarattıkları belirsizlikleri kapsamlı bir şekilde sunmaktadır. Belirtildiği gibi, yükselen riskler kısa ve orta vadeli olarak ikiye ayrılmıştır. Kısa vadeli riskler arasında aşırı sıcaklıklar, deepfake ve dezenformasyon ile mantar kaynaklı riskler yüksek etkili olarak sınıflandırılırken; sağlık hizmetlerindeki yeni teknolojiler orta etkili ve drone teknolojileriyle bağlantılı riskler düşük etkili olarak belirtilmiştir.

Aşırı Sıcaklıklar

Kısa vadeli yükselen riskler arasında en dikkat çekici olan ve raporun ana odağını oluşturan aşırı sıcaklıklar, sigorta sektörü için giderek büyüyen bir tehlike arz etmektedir. Rapor, gelecekte aşırı sıcaklık dalgalarının daha sık yaşanacağını ve bu durumun neden olduğu kaza, hastalık ve ölüm vakalarının artacağını işaret etmektedir. Bu artış, aynı zamanda sağlık sistemleri üzerindeki baskıyı ve maliyetleri de yükseltecektir.

Isı stresinin ilk belirtileri hafif olsa da, uzun süreli maruz kalma ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu sorunlar arasında yorgunluk, sıcak çarpması, böbrek rahatsızlıkları, kardiyovasküler ve solunum yolu hastalıklarının şiddetlenmesi, hatta ölümler sayılabilir.

Aşırı sıcaklıkların rekor kırdığı 2024 yılına değinen rapora göre, Temmuz ayında tarihin en sıcak üç günü yaşanmıştır. Haziran 2023 ile Nisan 2024 arasında 90 ülkede 76 sıcak dalgası meydana gelmiş ve dünya nüfusunun yaklaşık %78'ine denk gelen 6 milyardan fazla insan en az 31 gün boyunca aşırı sıcaklara maruz kalmıştır. Raporun en çarpıcı tespiti ise, her yıl yaklaşık 489 bin kişinin aşırı sıcaklar nedeniyle hayatını kaybetmesi ve bu durumun, aşırı sıcaklıkları sel, kasırga ve depremlerin toplamından daha ölümcül bir doğal afete dönüştürmesidir.

Mantar Kaynaklı Riskler

Kısa vadeli riskler arasında daha önce yer almayan en ilginç risk, orta etkiye sahip olduğu belirtilen fungi (mantar) kaynaklı risklerdir. Bu riskler, raporda iki temel alana ayrılmıştır: Birincisi, mantarların insan ve sıcakkanlı hayvanlar da dahil olmak üzere yüksek sıcaklıklara uyum sağlaması ve bu sıcaklıklarda büyümesidir. İkincisi ise, mantar ilaçlarının aşırı kullanımına bağlı olarak birden fazla ilaca dirençli mantar patojenlerinin ortaya çıkmasıdır.

Aşırı miktarda kullanılan mantar ilaçları, hem daha ölümcül türlerin gelişimine hem de bu türlerin çiftlik hayvanlarına ve insanlara yayılmasına neden olmaktadır. İlaç direncine sahip mantar türleri insanlara bulaştığında, etkilenen kişilerin tedavi seçenekleri kısıtlanmakta ve doğal afetler veya salgınlar sırasında ölüm oranları artabilmektedir. Günümüzde mantar hastalıkları, küresel hasat kayıplarının %10 ila %23'üne neden olmaktadır. Ek olarak, yeni mantar türlerine karşı dayanıklı ilaçların geliştirilmesi verimliliği düşürebilir. Şu an bilinen 144 bin mantar türü olmasına rağmen, toplamda 2.2 ila 3.8 milyon türün var olduğu düşünülmektedir.

Sigorta sektörü açısından rapor, önemli bir değerlendirmede bulunmaktadır: "Risk değerlendirmelerinde sigorta şirketleri, uluslararası iş birliğinin azaldığı ve devlet bütçelerinin daraldığı bir dünyada, mantarların yayılmasına karşı küresel bir müdahalenin yetersiz kalabileceğini göz önünde bulundurmalıdır. Böyle bir ortamda, sigorta şirketlerinin daha yüksek bir tazminat yükünü üstlenmeleri gerekebilir."

Plastikler Önemli Bir Kaynak Haline Geliyor

Çevresel ve sağlık üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle yükselen riskler arasında yer alan plastikler, artık her yerde ve her şeyin içinde bulunmaktadır. OECD, küresel plastik üretiminin 2040 yılına kadar 736 milyon tona ulaşacağını ve 2020 yılına kıyasla %70'lik bir artış göstereceğini öngörmektedir. Çoğunlukla fosil yakıtlardan üretilen bu plastiklerin neredeyse yarısı tek kullanımlıktır ve bu plastiklerin %10'undan daha azı geri dönüştürülmektedir.

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz mikro (<5mm) ve nano (<0.1mm) plastikler ise insan sağlığını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Yapılan araştırmalar, insan vücudunun sindirim sistemi, kan dolaşımı, karaciğer, böbrek ve hatta beyin gibi organlarında plastik parçacıklarının varlığının arttığını göstermektedir. Sigorta açısından bakıldığında, özellikle hayat ve sağlık sigortalarında, mikro ve nano plastiklerin potansiyel sağlık etkileri; hastalık ve ölüm risklerinin yanı sıra, buna bağlı tazminat taleplerinin artmasına neden olabilir.

Ultra İşlenmiş Gıdalar

Kısa vadede düşük etkili ancak uzun vadede ciddi risk taşıyan ultra işlenmiş gıdaların tüketimi hızla yaygınlaşmaktadır. Rapora göre obezite, diyabet, depresyon, kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve hatta ölüm gibi ciddi sorunlarla ilişkilendirilen bu gıdalar (paketli atıştırmalıklar, gazlı içecekler, hazır yemekler, kahvaltılık gevrekler, ön pişirilmiş ve dondurulmuş gıdalar) hem sağlık hem de sorumluluk sigortaları için önemli sonuçlar doğurabilir.

Yorumlar